Göksu Masal KÜRKÇÜ çok büyük emek harcayarak sitemize gönderdiği deneme hikayesi Pekmez Şelalesi’ni arkadaşlarıyla paylaşıyor. Siz de okurken dudaklarınızı şapırdatacaksınz, parmaklarınızı yalayacağınızı düşünüyoruz. Çünkü parmak yalatacak kıvamda bir çalışma olmuş. Okumaya başlamadan önce okuma pozisyonuna geçmelisiniz! Baş sabit olacaktı yani! BAŞ-LI-YOR! Çok eski zamanlarda su yerine pekmez akan bir şelale varmış. Bu […]
Göksu Masal KÜRKÇÜ çok büyük emek harcayarak sitemize gönderdiği deneme hikayesi Pekmez Şelalesi’ni arkadaşlarıyla paylaşıyor. Siz de okurken dudaklarınızı şapırdatacaksınz, parmaklarınızı yalayacağınızı düşünüyoruz. Çünkü parmak yalatacak kıvamda bir çalışma olmuş.
Okumaya başlamadan önce okuma pozisyonuna geçmelisiniz! Baş sabit olacaktı yani! BAŞ-LI-YOR!
Çok eski zamanlarda su yerine pekmez akan bir şelale varmış. Bu şelale sihirli ve çok parlakmış. Pekmez Şelalesi ormanının içine doğru akarmış. Ormanda zıp zıp zıplayan tavşanlar varmış. Ormana yakın bir yerde bir kulübe varmış. Kulübede ailesi ile birlikte Emre adında küçük bir çocuk yaşarmış. Emre, ormanda yaşayan tavşanlardan birini yakalayıp yemek için can atıyormuş. Durun, durun! Bu tavşanlar sizin bildiğiniz gibi değil, pekmezdenmiş.
Günlerden bir gün Emre annesi ve babasından izin alıp pekmez Ormanı’na gitmiş. Pekmez Şelalesi’ni görünce adeta büyülenmiş. Çünkü gözünün görebildiği her şey pekmezden yaratılmış. Ağaçlar, hayvanlar, çiçekler doğal pekmez olarak tasarlanmış. Emre hem şaşkınlık hem de hayranlık içinde ormanda ilerlemeye devam etmiş. Yanından hızla geçen bir şey görmüş. Acaba hızla geçip giden şey tavşan olabilir miydi? Hemen peşine takılmış. Önünde hızla giden şeyin tavşan olup olmadığından emin değilmiş. Çünkü rengi pekmez gibi olduğu için takip ettiği şeyin ne olduğunu tam olarak anlayamamış. Eğer düşündüğü şey gerçekten pekmez tavşanı yakalaması an meselesiymiş.Daha önce tavşanla ilgili duyduğu söylentiye göre ısırıldığı zaman yeniden ve her defasında bütün olarak kalan bir tavşan varmış. İşte, Emre tam bu söylentideki tavşanı yakalamak üzere imiş. Önünden giden yaratığın evine girmek üzereyken bir ses duymuş:
-Hayır, oraya girmek yasak!
Emre şaşkınlıkla etrafına bakılmış. Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışmış. Ağaçtan başka hiçbir şey görememiş. O da ne? Ağaç mı konuşuyordu! Evet, evet! Tahmin ettiği gibi arkasını döndüğünde ağacın kızarak homurdandığını gördü. Sonra ağaçla tanışıp konuşmaya başladılar. En sonunda arkadaş oldular. Emre kötü bir niyeti olmadığını ağaca anlattı. Ağaç Emre’nin iyi niyetli birisi olduğunu anlayınca birlikte tavşanın dışarıya çağırdılar.Tavşan da dışarıya çıktı, ağaçla birlikte üç arkadaş oldular. Üç arkadaş bol kahkahalı, eğlenceli bir sohbete tutuştular. Tavşan:
-Emre, ben seni çok sevdim.
-Ben de seni çok sevdim.
-Emre bu ormanda sihirli bir şelale var. Üstelik bu şelale ormana ait değil. Hiç kimsenin bu şelaleye girmesi mümkün değil. Seni çok sevdik. Sen istiyorsan oraya girebilirsin. Çünkü seninle artık dost olduk. Sen de bu ormandan birisi sayılırsın.
Tavşan ve Emre ilginç bir olaya da tanıklık etmişler. Pekmez Şelalesi’nin hemen yanı başına saray yapmak isteyenler ağaçları kestiği için ormanda kavrulan timsahlar da yere düşen yıldıza yardım etmek için yanına koşanlar arasındaymış. Timsah, yıldızın zamanı durdurma gücünü kullanmak istiyormuş. Bu sayede kralın tacını alarak yeni kral o olacakmış. Timsah da yıldızdan güç almak üzereyken Emre ona:
-Dur, demiş. O yaralı, sakın dokunma, demiş.
Yıldız:
-Sen de kimsin küçük çocuk?
Tavşan araya girip:
Timsah, Emre ve tavşanı birlikte görünce korkup geri çekilmiş. Böylece, Emre ve tavşan yıldıza yardım etmişler. Yıldız tekrar gökyüzüne yükselirken el sallayıp onlara teşekkürlerini sunmuş. Giderken:
-Şelaleye gittiğinizde size bir sürprizim olacak, demiş.
Sürprizi merak edip hızla şelaleye doğru gitmişler. Tavşan Emre’ye, şelalenin altından geçtiğinde inanamayacağı bir sihir olacağını söylemiş. Emre heyecanla şelaleye yönelmiş. Emre gürül gürül akan şelalenin altından geçer geçmez akan sular pekmeze dönüşmüş. Emre’nin şaşkınlığı geçmeden tavşan şaşkınlık içinde kalmış. Çünkü Emre bir yıldız gibi parlıyormuş.
Her ikisi de Gökyüzüne doğru bakmışlar. Gökyüzündeki yıldız onlara göz kırpmış. Emre o gün yaşadığı maceradan dolayı çok mutluymuş. Emre ellerine bakarak:
-Parmaklarım çok güzel gözüküyor, demiş.
Hemen parmaklarını yalamaya başlamış. Emre kendi halini görünce, kendi kendine gülmeye başlamış. Vakit neredeyse akşam olmak üzere imiş. Tekrar son kez şelalenin altından geçmiş ve eski haline dönüşmüş. Tavşanla veda edip evin yolunu tutmuş. Emre Pekmez Şelalesi’nde geçirdiği bu güzel günü annesine, babasına anlatmış. Yaşadığı bu mükemmel gün için çok mutlu olmuş.Hikaye yazma çalışmasını yaklaşık 2 aydır sürdüren Göksu Masal K. eserini sitemiz sayesinde arkadaşlarıyla paylaşıyor. Siz de okurken dudaklarınızı şapırdattığınızı, parmaklarınızı yaladığınızı düşünüyoruz. Çünkü parmak ısırtacak kıvamda bir çalışma olmuş.
Orijinal adı “Çikolata Şelalesi” idi. Ancak biz “Pekmez Şelalesi” olarak değiştirmeyi uygun gördük. Küçük yazarımızın bizi anlayışla karşılayacağını umuyoruz. “Çikolata Şelalesi” başlıklı çok fazla içerik mevcut. Farklı olmak adına hikayemizin başlığını “Pekmez Şelalesi” olarak düşündük. Bunda, ‘doğallık’ düşüncemiz de ağırlık basmıştır.
‘Çikolata’ içinde az da olsa şeker ve koruyucu maddeler bulunmaktadır. Pekmez ise sağlıklı, doğal bir yiyecektir. Çocuklara sevdirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bir önceki yazımız olan Uluslararası Ayakkabı Numaralarının Karşılaştırılması başlıklı makalemizde Avrupa ya da Dünya ayakkabı numaraları standartları, Ayakkabı Numaralarının Uluslararası Denkliği ve ÇOCUK AYAKKABILARI NUMARA ÖLÇÜLERİ KARŞILAŞTIRMASI hakkında bilgiler verilmektedir.
Göksu Masal çok güzel bir hikaye yazmışsın. Başarılarının devamını diliyorum 😃😃😃😃😉.
Masal arkadaşım hikayen çok komik ve güzel olmuş😁😁😄
Masal cığım hikayeni sonra okuduğum için
özür dilerim. Çok güzeldi. Belki öğretmenim
yazmıştır. Şimdilik hoşçakal.
İpek,
Arkadaşın bizzat elleriyle yazdı. Ben Başlığını ve bazı bölümlerini düzenledim. Üstelik resimlerini de kendi gerçek el yazması kitabından çektim 🙂
Sen de daha güzellerini yazabilirsin. Ben sana inanıyorum. Bir dene istersen.
Ben bir şeyi merak ettim. Ağaçler konuşamas ki konuşsun.
Göksu Masal arkadaşım çok güzel bir öykü yazmışsın.